Türkiye’de Kürtaj Meselesi

Author: Gökçen İleri

Türkiye’de kürtaja dair zorlukları bilmeyen iki Türk kadın

Kürtaj cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının önemli ve büyük bir parçasıdır. Çeşitli nedenlerle gerçekleşebilen gebeliğin kasıtlı olarak sonlandırılması anlamına gelir. Kürtaj dini duyguları yüksek ülkelerde daha çok yasaklı bir konu haline gelmekle birlikte, tarih boyunca kadın bedenini kontrol etmek ve sömürmek için siyasi faktörlerle ilişkilendirilmiştir. Kürtaj meselesi artık özel bir konu olmaktan çıktığı ve oldukça politize olduğu için kamusal alanda tartışmaya daha açık hale gelmesi gerekiyor.

Kürtajın Türkiye’de Yasallaştırılması

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk hükümet sistemi nüfusu arttırmaya yönelik stratejiler ve politikalar benimsemiş, doğum kontrol yöntemlerini terk etmiş ve insanları daha fazla çocuk sahibi olmaya teşvik etmiştir. 1965 yılına kadar kürtaj yasadışı olmasına rağmen birçok kadın gizlice kürtaj yaptırıyor ve bunun sonucunda hayatlarını tehlikeye atıyordu. Gereğinden fazla anne ölümlerine neden olan güvenli olmayan yöntemlerden muzdariplerdi. Ancak 1965 yılında nüfus planlaması kanunu çıkarılmıştır. Doğum kontrol kullanımı ve bilgilendirmesi ile kürtaj sadece anne ve bebek sağlığının tehlikede olduğu durumlarda yasal hale getirilmiştir. O dönem yasadışı kürtaj nedeniyle komplikasyonlardan ölen kadın sayısının 12.000 civarında olduğu ve yasada acil bir değişiklik yapılması gerektiği bildirildi. 1980’de doğurganlık çağındaki kadınların %98’i en az bir kez kürtaj yaptırmaya çalıştı. Bu istatistik raporlarından sonra sivil kadın örgütlerinin, ikinci dalga kadın hareketinin ve tıp uzmanlarının ortak amacı üreme haklarının yasallaştırılması oldu. Buna göre, 1983 yılında daha kapsamlı bir nüfus planlama kanunu uygulanmaya başlanmış ve Türkiye’de doğum kontrol yöntemleri ve kürtaj hizmetleri yasallaştırılmıştır. Kanun bugün de hala yürürlüktedir.

Kürtaj Hangi Şartlar Altında Yasaldır?

Bu yasaya göre isteyerek yapılan kürtaj, 10 haftalık hamilelik süresi içerisinde sebep kısıtlaması olmaksızın yasaldır. Ayrıca, hamileliğin bir suç sonucu olması durumunda 20 haftaya kadar yasaldır. 18 yaşından küçük bireyler için ebeveyn veya hakim onayı, evli kadınlar için eş rızası gerekir. Hamilelik kadının hayatı için bir tehdit oluşturuyorsa veya bebek için ölümcül bir anormallik varsa yasa gebelik süresi sınırlaması gerektirmez. Bu gibi durumlarda doktorlar, kadının kimliğine, prosedüre ve gerekçeye yönelik bilgilendirmeyi sağlık yetkililerine yapmakla sorumludur. Ayrıca doktorlar, hemşireler ve ebeler de cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda eğitim alma yetkisine sahiptir.

Türkiye’de norm olan kürtaj yöntemi cerrahi kürtajdır ve genel sağlık sigortası kapsamındadır. Tıbbi kürtaj 2012 yılına dek yasaldı ve misoprostol eczanelerde ve devlet hastanelerinde reçetesiz olarak mevcuttu. Misoprostol ve mifepristone gebeliğin 12 haftasından daha kısa sürede kendi kendine kürtajı teşvik eden ve kullanımında yüksek güvenilirliğe sahip ilaçlardır.

Peki Ya Kürtaja Erişim?

Kürtajın bugün Türkiye’de yasal olması kolayca ulaşılabildiği ve ulaşılabildiği takdirde doğru ve güvenli bir şekilde uygulandığı anlamına gelmiyor ne yazık ki. Devlet hastaneleri kürtaj hizmeti vermekte yetersizdir, dolayısıyla birçok kadın özel kliniklere gitmek zorunda kalır. Ancak özel klinik ve hastaneler oldukça pahalıdır ve sağlık sigortası bunu karşılamamaktadır. Kürtajı kabul etmeyen ve çok riskli olacağını iddia eden tıp uzmanları arasında da buna dair bir tabu yaygındır. Kamu hastanelerinin yaklaşık %10’u mevcut yasanın sağladığı gerekçeye bakılmaksızın kürtaj hizmeti vermektedir (O’Neil, 2017). Ancak, 2013 yılında kürtaj hizmetlerinin %62’si özel hastanelerde ve kliniklerde gerçekleşmiştir (TNSA, 2013). Ayrıca, KHAS Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi’nin (2020) yayınladığı rapora göre, 295 tane kamu hastanesinden sadece 10’unun kürtaj hizmeti sunduğu ve hepsinin ülkenin sadece beş ilinde bulunduğu ifade edilmiştir. Çalışmada geri kalanı ya yasadışı olduğunu söylemiş ya da özel kurumlar gibi başka hastanelere yönlendirmiştir.

Türkiye’de tıp öğrencileriyle yapılan bir çalışmada, öğrencilerin %60’ı kürtajın yasal olması gerektiğini düşünürken ancak sadece %16’sı kürtaj operasyonunu gerçekleştirmek isteyebileceğini belirtmiştir (Mihciokur, 2015). Bu nedenle, doktorların kürtaj hizmeti vermek için eğitilmemesi veya kürtajın cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının ayrılmaz bir parçası olarak görülmemesi durumunda, kürtaj hizmetinin her bölgede mevcut olduğu bir gelecek hayal etmek zordur.

Her şeyden önce, siyasi ideoloji ve söylem özellikle kadınlar için doğum kontrol yöntemlerinde kendi kaderini tayin etme konusunda sosyal bireylerin üzerinde bir etkiye sahiptir. Örneğin dönemin Başbakanı, 2012’de “kürtaj cinayettir” demişti ve kamuoyuna yapılan bu açıklamanın ardından hükümet kürtaj hizmetine erişimi belirli ön koşullarla sınırlayan yasa üzerinde çalışmaya başladıklarını açıkladı. Ancak şu ana kadar herhangi bir yasal düzenleme yapılmadı.

Dünyanın herhangi bir yerinde siyasi liderlerin kadınların bedenleri ve bireylerin cinsel ve üreme sağlığı hakları üzerindeki etkisini göz ardı etmek zordur. Maalesef kürtaj Türkiye’de yasal ancak ulaşılabilir değildir. Kamusal alanda daha az tartışmaya açık olduğu için unutulmakta ve ilgili tıp uzmanlarına kürtaj hizmeti vermek için eğitim verilmemektedir. Bir kadın kendini ebeveyn olmaya hazır hissetmiyorsa veya bir aile kurmayı arzu etmiyorsa kürtaj bakım hizmetinin olmaması kadın için hem psikolojik hem de fiziksel bir şiddet haline gelir. Bu bir insan hakları ihlalidir. Tüm bu yaşam yanlısı politikalar ve sosyal normlar kürtajın neden yasal olması ve bağımsız olarak uygulanması gerektiği ve kadınların özgürlüğü için neden önemli olduğu konusunda baskı yapıyor ve kalıcı bir iz yaratıyor. Türkiye’de hem siyasi atmosfer hem de dini değerler bu baskıyı pekiştiriyor.

Tüm sağlık sistemi araçları yasalara uymalı ve kürtaj hizmetini güvenli ve stigma’dan uzak bir ortamda gerçekleştirmelidir. Toplum, norm ve tutumlardaki değişim konusunda kanıta dayalı programlarla sürekli olarak bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Erkek doğum kontrol yöntemleri kullanımı teşvik edilmelidir. İstenmeyen gebeliği önlemek için tüm doğum kontrol yöntemleri yasal olmalı ve kolayca erişilebilir olmalıdır.

Yazar hakkında:
Gökçen İleri Tıp öğrencisi ve sosyal beceriler eğitmenidir. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı, cinsiyet eşitliği, regl yoksulluğu ve ayrıca, deneyimsel öğrenme ile ilgilenmektedir.

HowToUseAbortionPill.org ABD merkezli bir 501c(3) kar amacı gütmeyen organizasyondur.
HowToUseAbortionPill.org bilgilendirme amaçlı içerikler sağlamakta olup, herhangi bir tıbbi kuruluşla ilişkili değildir.

Women First Digital tarafından desteklenmektedir.